Yıllar yıllar öncesinin Robocop'u bir yeniden çevrim ile karşımızda. Hayal meyal hatırladığım ilk Robocop'tan sonra bu filmi oldukça beğendiğimi söylemeliyim. Hikayesi bir çoğumuzun malumu ancak yine de bilmeyenler için kısa bir özet geçelim.

İzlemekte geç kaldığım filmlerden biri Nights in Rodanthe ama hiç izlememiş olmaktan iyidir diyelim. Bu film, yine bizleri derinden etkileyen "Message in a Bottle" ve "The Notebook" un yazarı Nicholas Sparks'ın elinden çıkma. İzlerken derinden etkileneceksiniz.

Kevin Costner'ı bana yıllar sonra doya doya izlettiren film 3 Days to Kill, alışageldiğimiz ajan filmlerinden oldukça farklı. Zaman zaman, yoksa bu bir komedi filmi mi diyebileceğiniz sahneleri mevcut.
Ethan, yıllarca ajanlık yapmış ve bu uğurda karısı ve kızından ayrı kalmış bir adam. Sadece doğum günlerinde aradığı kızı ve onun girdiği bu işlerden yaka silkmiş bir karısı olan Ethan işini bırakmaya pek niyetli olmasa da sağlık problemleri yüzünden işi onu bırakıyor diyebiliriz.

Jack, Londra'da doktorasını yaptığı sırada "İkiz Kuleler"e yapılan saldırıyı görüp doktorasını yarım bırakıp, asker olmaya karar verir. Bir görev sırasında saldırıya uğrar ve sakatlanır. Tedavisinin yapıldığı hastanede bundan sonraki hayatının seyrini değiştirecek kadın ve adamla tanışır. Biri belki de en sevdiği kadın olacakken diğeri CIA adına çalışmasını isteyen kişidir. Bunun için tek şartı ise doktorasını tamamlamasıdır.

Kitap Ağacı sayesinde tanıdığım bir yazar ve kitabıyla daha karşınızdayım. Her ay okuduğumuz kitaplar haricinde minik kitap fidanları yaparak yine gruplar halinde başka kitaplar da okuyoruz. Bu seferki kitabımız da yazarı uzun zamandır bizlerle olan Valizimde Gölgeler. Yazarın ilk kitabı Salçalı Ekmek'i okuma fırsatım henüz olmadı. Ankara Eylül buluşmasında bizlerle olacağının duyumlarını alınca orada edinebileceğimi düşünüyorum onun yorumunu da okuduğumda burada mutlaka göreceksiniz ama şimdi Valizimde Gölgeler'i yorumlama zamanı.

Soma'da yaşanan felaketle uzaklaştığım bloğuma yönetmenimiz Nuri Bilge Ceylanın Cannes'da yakaladığı başarıyla geri dönebiliyorum. Yazma gücünü bir türlü bulamamıştım bu güne dek ama sonunda benim için kıvılcım dün geceki haberle parladı.

Bloğa yazmakla yazmamak arasında gidip geldiğim bir gün daha... 13 Mayıs 2014, Türkiye tarihine bu kez kömür karası harflerle yazıldı. Hep ilerlediğimiz, hep geliştiğimiz, önümüzün - arkamızın, sağımızın - solumuzun hep daha iyiye gittiği söylenen güzel ülkem, dün ne oldu? Dün, daha 15 gün evvel mecliste hakkında CHP tarafından soru önergesi verilen şirketin maden ocağı patladı!

Kitap Ağacı Ankara ailesinin mayıs ayı konuğu Yüzün Şifreleri'yle Halim Altınışık'tı. Buluşma öncesinde kendi aramızda bir fotoğraf yarışması başlatmıştık ve ben bu yarışmanın kazananı oldum :)

Pembe Kreasyon: OKUMADAN GEÇME! SENDE KATIL...: Genel anlamda blog yazarlarının sıkıntısı çok okunup az yorumlar almak. Takipçi sayısının az olması. Neden benim blogumu kimse takip etm...



Tüm bloggerların severek katılacağı bir etkinlik diye düşünüyorum :) Haydi bakalım.

Havalar inatla ısınmakta dirense de, henüz bahar havasını adam akıllı yaşayamasak da biliyorum ki hepimiz yaz mevsimini gözler olduk. Bültenlere bakılırsa hafta başına kadar yine yağmur, yine soğuk havalar bizi bekliyor ama bu bizim yazı, sıcak havaları çağırmamıza engel değil. Haydi bakalım kendimize limon ağacı dikelim.