Yüreğin Taa İçinin Acıması

Patlama haberini aldığımda aylardır görüşmediğim arkadaşlarımla buluşmuş keyifli bir kahvaltı ediyorduk. Öğrendiğim ilk an aklımdan geçen "Bu keyifli ortamı bozmayayım." oldu ama ne çare o an olmasa birazdan öğrenilecekti nasıl olsa. 
Bir anda moraller bozuldu, akıllar akrabalara, arkadaşlara ve yolu gardan geçenlere kaydı. Yine ilk an annemlere mesaj çektim. "Ankara'da patlama oldu. Ben iyiyim merak etmeyin." yazıvermiştim. Annem hemen aradı ve "ne patlaması, sen neredesin, haberlerde hiçbir şey yok ama, ..." gibi bir sürü şey söyledi. Sonrası sürekli çalan telefonlar, her telefona verilen "Ben iyiyim!" cevapları. 


Şimdi durup düşünebiliyor insan, bize bunları yaşatmaya kimin, ne hakkı var diye. İçimizde dalga dalga büyüyen bir öfke, hırs ve bunun bedelini ödetmek isteme duyguları oluşuyor. Peki kime karşı? Perde arkasında anlaşmalarını tamamlamış, perde önündeyse bizi birbirimize düşüren siyasetçilere karşı mı? Kendisinden kilometrelerce ötede olan ülkelere müdahale hakkı olduğunu düşünen bir ülkeye karşı mı? Yoksa tüm dünyayı yönettiği söylenen şu meşhur aileye karşı mı? 
Kahkahalarla gülmek geliyor içimden. Güç, insanoğlunun kendisini tanrı gibi hissetmesine neden oluyor maalesef. Bir tek öldüğü gün gerçekten insan olduğunu, dünyadakileri yanına alamayacağını ve çektirdiği acıları günün birinde mutlaka ödeyeceğini anlıyor. Fakat o an öylesine geç ki... Öylesine geç, öylesine acı dolu ve bir o kadar da gerçek.
Bu yazıyı kolayca yazamadım. Evimin çok yakınında patlayan bombadan sadece yarım saat önce evden ayrılmış ve oradan çok daha uzağa gitmiştim. Birçok kere bombanın patladığı o yolda yürümüş, çevreme defalarca bakmıştım. Eskiye olan sevgim eski bir bina olan Ankara Garı'nda keyfimi hep yerine getirirdi. Şimdi yüreğimin taa en içi acıyacak. Artık oradan geçerken hep başka bir şey düşünmek zorundayım. Oradaki acı her seferinde içime işleyecek. Ve ben o acıyı bunun arkasındaki her kimse doğrudan ona göndereceğim. Onun orada yaşanan acıları bütünüyle yaşamasını sağlayacağım. Ve biliyorum ki işe yarayacak. Şimdi değilse sonra, bugün değilse yarın, bu yıl değilse önümüzdeki yıl. Biliyorum bu acılarla ezilecek. Ve o dünyadan erken ayrılmak zorunda kalan ruhlar böylece hafifleyecek, böylece huzura erecekler. Her şeyi sevgi çözecek.

Ülkem insanından halen umutsuzum. Eğitilmesi engelleniyor, kafası hurafelerle ve saçma din bilgileriyle dolduruluyor, okutulmuyor. Ve bugün her biri bir torba kömüre, evine gelen erzağa, haftada bir verilen harçlığa ve ben sana bakarım diyen birine muhtaçlar. Onlardan uyanmalarını istemek benim için çok komik olur. Onları eğitmem, eline iş vermem, dinini doğru şekilde öğretmem ve kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesini sağlamam lazım.
Dilerim söylediklerim gitmesi gereken yerlere gidebilir ve artık "Uyan Türkiye!", "Hala Uyuyorsun!" vb. sloganları bırakırlar. Gerçek çok net bir şekilde ortada. Türkiye her geçen gün cahilleştiriliyor, her geçen gün hurafelere tutak ediliyor ve her geçen gün kardeşler düşman ilan ediliyor. 
Bilenler bilmeyenlere anlatsın diye bir laf vardır, elbet bilirsiniz. Şimdi ben de diyorum ki Uyanık olanlar uyanamayacak olanlara yardımcı olsun. Uyanabilmeleri hiç kolay değil.
Sevgi ve huzur seninle olsun Türkiye!

4 yorum:

  1. Ne güzel dile getirmişsin ve tren garının artık sana güzel duygular yerine acı verecek olması ne acı! Bizlere reva görülen bu acılar hiç hak ettiğimiz türden değil...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef... Söyleyebilecek tek sözüm bile yok artık.

      Sil
  2. cok doğru ifade etmişsin bu arada bloğunu takipdeyim bende beklerim..

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.